tırnak mantarı nedir nasıl tedavi edilir

Tırnak Mantarı Nedir? Nasıl Tedavi Edilir?

Pek çok insan hayatının bir döneminde tırnak mantarı sorunu ile karşı karşıya kalabiliyor. Tırnak mantarı genellikle kişisel temizliğin ve hijyenin aksatıldığı dönemlerde ortaya çıkabiliyor. El ve ayak tırnak sağlığını olumsu yönde etkileyen tırnak mantarı kozmetik olarak da rahatsız edici bir görünüme yol açabiliyor. Kötü kokulara sebep olabildiği gibi günlük yaşamda kişinin kendi görünümünden hoşnut olmamasına da neden olabiliyor. Bu nedenle tırnak mantarının tedavisinin en kısa sürede tamamlanması gerekiyor.

Hem ellerde hem de ayaklarda oluşan tırnak mantarı her yaş grubundan insanda meydana gelebiliyor. Bulaşıcı özellikteki tırnak mantarı son derece hızlı bir şekilde yayılabiliyor. Sağlıklı ve normal bireylerde tırnak mantarı, çoğunlukla ıslak ve nemli ortamlardaki mantarlar nedeniyle oluşuyor. Duşlar, soyunma kabinleri, spor salonları, hamamlar ve yüzme havuzları gibi ortak kullanım alanları mantarların yoğun olarak bulaşabileceği yerler arasında bulunuyor. Ayrıca tırnakta bulunan çatlaklardan ya da kesiklerden de mantar bulaşması söz konusu olabiliyor. 

Tırnak Mantarı Belirtileri Nelerdir?

Tırnak mantarı nedeniyle enfekte olan tırnaklar çoğunlukla normal tırnaklara oranla daha kalın oluyor ve daha düzensiz bir şekilde uzuyor. Kenarlarında kırıklar ve kıvrılmalar görülebiliyor. Ayrıca, tırnaklar kesilmeye çalışıldığı zaman ise düzensiz şekilde kırılmalar söz konusu olabiliyor. Mantarlı tırnaklarda çoğunlukla renk değişiklikleri oluşmaya başlıyor. Tırnak sağlıklı tırnak görünümünden uzaklaşıyor. Kahverengimsi, sarımsı ve yeşilimsi bir görünüm alabiliyor. Cilt mantardan etkilendiği takdirde ciltte iltihaplanmalar oluşabiliyor. Bazı durumlarda tırnaklarda beyaz noktalar oluşuyor ve bu noktalar zaman içerisinde büyüyebiliyor. Eğer hastalığın tedavisi geciktirilir ve tırnak mantarı ilerlemeye devam ederse tırnak ve deri arasında iltihaplanmalar oluşabiliyor. Zamanla pis kokulu akıntılar meydana geliyor. İltihap daha da büyürse tırnak etten ayrılıp düşebiliyor. 

Tırnak Mantarı Neden Oluşur?

Tırnak mantarı pek çok farklı nedenden dolayı ortaya çıkabiliyor. Her yaş grubunda görülebilse de tırnak mantarı genellikle yaşlılarda daha sık görülüyor. İnsanların yaşlanması ile birlikte tırnaklar da yaşlanıyor, daha kırılgan ve kuru bir hale bürünebiliyorlar. Bu sebepten dolayı oluşan çatlaklar ve zedelenmeler yüzünden mantarlar tırnaklara daha kolay nüfuz edebiliyor. Yaşlanma ile birlikte el ve ayaklardaki kan dolaşımı azalıyor. Bağışıklık sistemi zayıflayınca tırnaklar mantarlara karşı çok daha savunmasız bir hale gelmiş oluyor. Tırnak mantarının bir bireyden, sağlıklı bir başka bireye doğrudan bulaşması çok küçük bir ihtimal olarak kabul ediliyor. Bununla birlikte ortak kullanım alanlarının çokça kullanılması bu olasılığı artırıyor. Çok fazla terlemenin de mantar oluşumunun artmasında etkili olduğu biliniyor. Yüzme havuzları, spor salonları, duşlar ve hamamlar gibi ortak kullanım alanlarında çıplak ayakla yürünmesi mantar bulaşma riskini artırıyor. Diyabet hastaları da bağışıklık sistemlerinin daha zayıf olması nedeniyle mantar enfeksiyonu ile daha sık karşılaşabiliyorlar. 

Tırnak Mantarı Nasıl Tedavi Edilir?

tırnak mantarı nasıl tedavi edilir

Tırnak mantarı tedavisinde ilk seçenek olarak oral antifungal ilaçların kullanılması tercih edilebiliyor. Enfeksiyonun ortadan kaldırılmasında diğer ilaçlara göre daha başarılı olması nedeniyle oral antifungal ilaçlar ilk olarak kullanılıyorlar. Yeni çıkan tırnağın sağlıklı bir şekilde büyümesine ve tırnaktan mantarın zaman içerisinde atılmasına yardımcı olan oral antifungal ilaçların kullanıldığı tedavi yaklaşık 12 hafta boyunca sürüyor. Ancak, bu tür ilaçların deri dökülmesi ve karaciğer hasarı gibi ciddi yan etkileri olduğundan, kullanım esnasında hastaların sürekli kontrol altında tutulması gerekiyor. 

Tırnak mantarı tedavisinde kullanılan yöntemler arasında tırnak mantarı kremi de yer alıyor. Tırnak mantarı kremi, tırnakların ıslatılmasının ardından uygulanıyor. Krem uygulanmadan önce tırnağın üst kısmının biraz kazınması durumunda krem, alttaki mantarlı dokuya daha kolay ulaşıyor ve tedavi daha etkili bir şekilde gerçekleşebiliyor. 

Bunların dışında tırnak mantarı tedavisinde siklopiroks adı verilen ilaçlı bir oje de kullanılabiliyor. Bu yöntemde, oje günde bir kez olacak şekilde enfekte olmuş tırnağa ve bölgeye uygulanıyor. Bir haftalık kullanımın ardından üst katmanlar temizleniyor ve tedaviye aynı şekilde devam ediliyor. Bu sayede mantarlı dokunun vücuttan yavaş yavaş uzaklaştırılması söz konusu oluyor. Eğer hastalık çok ilerlerse tırnak çıkarma ameliyatının uygulanması ihtiyacı da doğabiliyor.

Tırnak Mantarını Nasıl Önlersiniz?

Mantardan korunmak için öncelikle hijyene dikkat edilmesi gerekiyor. Ellerin ve ayakların her gün su ve sabun ile yıkanması, durulandıktan sonra da ayak parmaklarının arasının iyice kurulanması gerekiyor. Terletmeyen çoraplar giyilmesi eğer ayaklar çok terliyorsa çorapların sık sık değiştirilmesi tırnak mantarı oluşumunu engelleyen etkenler arasında yer alıyor. Tırnak çevresindeki cilde zarar verilmesi durumunda mikroplar cilde ve tırnaklara erişebildiğinden bu konuda dikkatli olunması öneriliyor. Duş, soyunma odası ve havuz gibi ortak kullanım alanları tırnak mantarının yaygın olduğu alanlar olduğundan bu tür yerlerde sandalet ya da ayakkabı kullanımına özen gösterilmesi gerekiyor. Manikür ve pedikür işlemleri yaptırılırken kişinin kendine ait aletleri kullanması eğer bu mümkün değilse manikür ve pedikür yaptırdığı yerin aletleri gerekli şekilde sterilize ettiğinden emin olması uzmanların önerileri arasında yer alıyor.

nasır nedir nasıl tedavi edilir

Nasır Nedir? Nasıl Tedavi Edilir?

Dış ortamlar ile gün içerisinde sürekli bir temas halinde olan cilt, insan vücudunun hastalık oluşumuna en yatkın bölgelerinden biri olarak kabul ediliyor. Gün içerisinde çok fazla ayakta duran ya da çok uzun süre yürüyen kişiler, ayaklarının sürekli olarak ayakkabılarının içerisinde beklemesi dolayısıyla birbirinden farklı cilt hastalıkları ile karşı karşıya kalabiliyorlar. En sık görünen cilt hastalıkları arasında ilk sıralarda ise nasır geliyor. 

Nasır Neden Oluşur?

En yaygın görülen cilt hastalıklarından biri olan nasır, çoğunlukla ayakların kemikli bölgelerinin, ayak yapısına uygun olmayan ayakkabılarla sürekli sürtünmeye ve basınca maruz kalması sonucu ortaya çıkıyor. Çoğunlukla ayaklarda ortaya çıkan nasırlar özellikle ellerini kullanarak çalışan kişilerde, elin basınca maruz kalmakta olan kısımlarında da görülebiliyor. 

Başlangıç aşamasında pek fazla ağrıya neden olmadığı ve kişinin günlük hayatını etkilemediği için nasır çoğu kişi tarafından önemsenmiyor. Ancak, henüz başlangıç aşamasındayken tedavi edilmediği takdirde nasırlar büyümeye devam ediyor, sertliği ile birlikte neden olduğu ağrı da artıyor ve nasırın tedavi süreci de uzamış oluyor. Bu nedenden dolayı yeni oluşan nasırların en kısa süre içerisinde en uygun yöntemler kullanılarak tedavi edilmesi gerekiyor. Nasırların pek çok türü bulunduğu gibi boyutlarında da değişiklik olabiliyor. Gün içerisinde çok uzun süreler ayakta duran, ayakları çok fazla terleyen, ayakları çok uzun süre ayakkabı içerisinde kalan ve seçtiği ayakkabılar ayakkabıları ile uyumlu olmayan kişiler nasır sorunu ile daha sık karşılaşabiliyorlar. 

Ayak sağlığına uygun olmayan ayakkabıların giyilmesinin yanı sıra rahatsızlık hissi veren ya da yüksek topuklu, ayağın boyutuna uygun olmayan ayakkabıların tercih edilmesi ve herhangi bir noktadan ayağı vurması da nasır oluşumuna neden olan etkenler arasında yer alıyor. Ayakkabı nasır oluşumunda önemli rol oynasa da çıplak ayak ile yürüyen, bu esnada da ayakları sürtünme ve kuruluk ile karşı karşıya kalan kişilerde de nasır oluşumuna sıklıkla rastlanabiliyor.

Nasır başlangıç döneminde rahatsızlık vermediği ve oluşum yeri parmak araları olduğu için çoğu zaman ileri aşamalara gelene kadar fark edilemeyebiliyor. Derecesinin ilerlemesi ile birlikte nasırın belirtileri ortaya çıkmaya başlıyor. En sık karşılaşılan nasır belirtileri şu şekilde sıralanabiliyor:

  • Nasır oluşumunun gerçekleştiği bölgede belirgin bir ağrı hissi,
  • Nasırlı deri bölgesinde meydana gelen sertlik ve kalınlaşma,
  • İleri aşamadaki nasırlarda, ağrının hissedildiği bölümde meydana gelen büyüme ve renk değişikliği,
  • Nasırlaşmış olan bölgenin etrafında meydana gelen iltihaplanma,
  • Kalınlaşmanın olduğu deride nasırın uç bölgesinin oluşması,
  • Hafif derecedeki nasırlarda baskı ortadan kaldırıldığında geçen ağrı hissi.
nasır çeşitleri nelerdir

Nasır Çeşitleri Nelerdir?

Çeşitleri ve boyutları birbirinden farklı olan nasırların tedavi sürecinin başlangıcında, nasırın türü ve hangi evrede olduğu belirleniyor. Ardından en uygun tedavinin planlaması yapılıyor Temel olarak 3 farklı nasır çeşidi bulunuyor. Yumuşak nasır olarak adlandırılan nasır türü; çoğunlukla ayak parmakları arasında kalan boşluklarda oluşuyor. Ağrı ve akıntı gibi sorunlara neden olan yumuşak nasırların boyutu 1-4 cm aralığında olup hassas ve kızarık bir yapıya sahip bulunuyorlar. Parmakların birbirine normalin üzerine baskı yapmasından dolayı oluşan yumuşak nasırlar, yüksek topuklu ayakkabıların sık giyilmesi sonucu da oluşabiliyor bu durumda ayağın parmak bölgesine binen yük miktarı artıyor ve nasır oluşumuna zemin hazırlanmış oluyor. Ayak parmaklarındaki doğuştan gelen ya da sonradan oluşan şekil bozuklukları da yumuşak nasır oluşumunun nedenleri arasında bulunuyor.

Ayağın kemikli kısımlarında, genelde yanlış basma ya da kemiklerdeki deformasyonlardan dolayı ayak yüzeyine ayakkabının baskı yapması sonucu sert nasır oluşabiliyor. Yoğun bir kökü olan sert nasır, küçük parmakların dış kısımlarında, ayak parmaklarının tepelerinde ve ayak tabanında oluşabiliyor. 

Tohum nasırları da topukların yan ve arka kısımlarında görülüyor. Ölü deriden oluşan tohum nasırları basınca maruz kaldığında ağrıya neden olabiliyor. 

Nasır Nasıl Tedavi Edilir?

Nasırın boyutu ve derecesi gibi bazı etkenlere göre, uygulanacak olan nasır tedavisinde de değişiklik söz konusu olabiliyor. İltihaplı nasırlar enfeksiyon, kanama ve akıntı durumunu da beraberinde getirebildiğinden tedavisinin hastane ortamında yapılması gerekiyor. Antibiyotik uygulanıp yara bakımı yapılarak nasır temizleniyor. İltihapsız normal nasırlarda ise sertleşmiş derinin soyulması için; ponza taşı, nasır yastığı, nasır kalemi, nasır bandı, nasır soyucu pomatlar ve solüsyonlar kullanılabiliyor. Bu yöntemlerle nasırın üzerindeki ölü deri zamanla yok ediliyor ve nasır adeta eritiliyor. Ancak bu işlemlerin dikkatli bir şekilde yapılmaması nasırın etrafındaki canlı derinin tahriş olup zarar görmesine yol açabiliyor. Bu aşamada asitli uygulamaların yalnızca ilacın nasırın üzerine geleceği şekilde yapılması en önemli nokta haline geliyor. 

Nasırın çok ilerlediği ya da çok derinleştiği durumlarda, tedavi için cerrahi müdahalelerin uygulanmasına ihtiyaç duyulabiliyor. Cerrahi yöntemlerle nasır bir kerede çıkarılıyor. Yaranın bakımına ve enfeksiyon oluşumunun önlenmesine yönelik önleyici bir tedavi ile nasırın bıraktığı boşluğu en kısa zamanda ve temiz bir şekilde kapanması sağlanıyor.

podolog ne demek podolog ne iş yapar

Podolog Ne Demek? Podolog Ne İş Yapar?

Sağlık alanında son dönemlerde ön plana çıkan mesleklerden biri olan podologların çalışma alanları ve bu mesleğe duyulan ilgi günden güne artıyor. Temelde konu ile ilgili uzman doktorun teşhisine ve tedavi ile ilgili olarak yaptığı yönlendirmeye bağlı olarak; hastaların ayak tedavisini yapan sağlık teknikerleri podolog olarak adlandırılıyor. Meslek yüksekokullarının Podoloji programlarından mezun oluyorlar. Bireylerin ayak sağlıklarının korunmasına ve bakımının yapılmasına yönelik olarak hizmet veriyorlar. Ayak sağlığını korumaya ve ayak rahatsızlıklarını önlemeye yönelik tedbirler alınması podologların çalışmalarının temelini oluşturuyor. Podologlar, ayak hastalıklarının tedavi edilmesinde uzman hekimler ile birlikte görev alıyorlar. 

Podoloji; kelime olarak ayak bilimi anlamını taşıyor. Podoloji kapsamında; ayak hastalıklarının çözümlenmesine ve bakımına dair hizmetler sunuluyor. Podoloji ayak sağlığının ve hastalıklarının incelendiği bilim dalı olup podolog olarak isimlendirilen podoloji uzmanları da kişilerin ayak rahatsızlıkları ve ayakları ile ilgili tüm sorunların tedavi süreçlerinde yer alıyor. Ayak sağlığı ve hastalıklarının bakımında ve gerekli tekniklerin uygulanmasında en yararlı bilgi podologlar tarafından sağlanmakta olup ayak sağlığı ve hastalıkları konusunda podologlara danışılması gerekiyor. Ayak sağlığı ve ayak bakımı konusunda yetkin ve deneyimli olan podologlar, konularında yeterli bilgiye ve deneyime sahip olmalarının yanı sıra hızlı ve yaratıcı düşünce yapılarının yanı sıra hastaları ile olan etkili iletişim yetenekleri ile de dikkat çekiyorlar. 

Podologların Görevleri Nelerdir?

Ayak sağlığının korunması ve olası hastalıklar durumunda gerekli tedavinin uygulanması konularında yeterli bilgilere ve deneyime sahip olan podologların görevleri arasında;

  • Batık tırnakların tedavisinin yapılması ve soruna kalıcı çözümler bulunması,
  • Diyabetik ayak bakımının sunulması,
  • Kalınlaşmış tırnakların ve nasır oluşumlarının tedavi edilmesi,
  • Tırnak mantarı bakımının yapılması,
  • Aşırı terleyen ayakların tedavi edilmesi,
  • Ayaklardaki şekil bozukluklarının tedavi edilmesi,
  • Sporcuların ve dansçıların ayaklarının bakımının yapılması,
  • Sağlıklı bireylerin ayaklarının medikal bakımının yapılması yer alıyor.

Pedolog sağlık teknikerleri sağlık meslek mensubu olup mesleki alanlarına bağlı olarak hem kamu kurum ve kuruluşlarında hem de özel sektörde faaliyet göstermekte olan sağlık kurumlarında istihdam edilebiliyorlar. Bu kapsamda podologlar; devlet hastanelerinde, özel hastanelerde ve üniversite araştırma hastanelerinde podoloji teknikeri olarak görev yapabiliyorlar. Çalışma alanları daha çok hastaneler olan podologlar, ayak sağlığı ile ilgili cihazların üretimini yapan firmalarda da çalışabiliyorlar. Ayak sağlığı konusunda en önemli çalışma alanları arasında futbol takımları da yer alıyor ve podologlar futbol takımlarında çalışmayı da tercih edebiliyorlar. 

podologların çalışma şekli nedir

Podologların Çalışma Şekli Nedir?

Faaliyet gösterdikleri alanda belirli bir tecrübeye sahip olan uzman doktorlar, teşhislerini koyduktan sonra hastalarını podologlara yönlendirebiliyorlar. Podologlar, hastaların ayak sağlıkları ile ilgili durumlar söz konusu olduğunda uzman hekimler ile iş birliği içerisinde çalışıyor ve bazı noktalarda uzman hekimlere danışıyorlar. Bu açıdan değerlendirildiğinde podologların ayak sağlığını korumaya ve bu tür hastalıkları önlemeye yönelik tedbirler aldığı açıkça görülebiliyor. Podologlar ayak sağlığı ile ilgili yardımcı hizmetler kapsamında hastalara yardımcı oluyorlar. Özellikle farklı hastalıkların ayaklara etkisine bağlı olarak ortaya çıkan rahatsızlıklar podologlar tarafından tedavi ediliyor. 

Ayak tedavisi alanında hizmet veren podologların görev alanları ve görevlerinin kapsamının oldukça geniş olduğu biliniyor. Ayak sağlığının korunması noktasında son derece önemli bir role sahip olan podologlar, diyabet hastalarının en sık karşılaştığı sorunlardan olan diyabetik ayak bakımı ile ilgileniyorlar. Tırnak mantarlarının tedavisini gerçekleştirdiği bilinen podologlar, ayaklardaki şekil bozuklukları da dahil olmak üzere her konuda hastalarının sağlığına kavuşması için çalışmalarını sürdürüyorlar. Bununla birlikte yalnızca ayak hastalığı olan kişiler değil sağlıklı bireyler de rutin medikal ayak bakımı yaptırmak için podologlara gidiyorlar. 

Özellikle sporcular ve sürekli prova yapmak durumunda olan dansçılar yoğun antrenmanları esnasında ayaklarını yıpratıcı hareketler yapmak zorunda kalıyorlar. Bu aktivitelerine bağlı olarak yorulan ayaklarının rutin bakımı konusunda dansçılar ve sporcular podologlardan destek alıyorlar. Ayrıca podologlar; kalınlaşmış tırnak ve nasır oluşumu şikayetleri ile gelen hastaların tedavilerini de düzenli bir şekilde gerçekleştiriyorlar. Günümüzde pek çok kişinin şikayetçi olduğu ayak kokusu sorunu da podologlar tarafından hızlı bir şekilde çözüme kavuşturulabiliyor. 

Her meslek grubunda olduğu gibi podologların da kendi mesleklerine ilişkin görevleri ve sorumlulukları bulunuyor. Bu görev ve sorumluluklar kapsamında podologların özellikle kişilerin ayak sağlıklarının korunması konusunda en doğru ve etkili önlemleri almaları gerekiyor. Bu noktada, podologların ayak sağlığının korunmasının yanı sıra olası hastalık durumlarının tedavi edilmesi sürecine dair detaylı bilgi ve birikime sahip olmasının önemi ortaya çıkıyor. Ayaklardaki şekil bozukluğu ve düztabanlık gibi sorunlar ile ilgili olarak geniş kapsamlı ve detaylı bir analiz gerçekleştiren podologlar bu analizlerin sonuçlarına göre hastaları için en doğru tedaviyi uyguluyorlar. Ayrıca podologlar mantar ve batık tedavisi gibi sorunların kalıcı olarak çözüme kavuşturulması konusunda da hizmet veriyorlar. Ülkemizde yeni yeni kabul gören ve popülerliği giderek artan bir meslek olması nedeni ile podologların önünde büyük bir kariyer imkanı olduğu biliniyor.

Çıplak Ayakla Yürüme

Çıplak Ayakla Yürümenin Faydaları

Çıplak Ayakla YürümeÇıplak Ayakla Yürümenin Faydaları konusu ile alakalı bir kaç bilgi paylaşmak istedim. Farklı ayakkabı türleri ve ayaklarınız üzerindeki etkileri hakkında uzun zamandır konuştuk. Hangi ayakkabının çeşitli sporlar için en iyisi, hangi ayakkabının diyabet hastaları için yararlı olduğu, hangi ayakkabının kendi ayaklarınız için en iyi olduğunu nasıl değerlendirebileceğiniz gibi konuları inceledik. Farklı çorapların ayak sağlığınızı farklı şekillerde nasıl etkileyebileceğini bile gördük. Ancak nadire değindiğimiz bir konu çıplak ayakla ilgili.

Şüphesiz ayakkabı giymenin bir çok yararı vardır. Ayaklarımızı kesiklerden ve sıyrıklardan korurlar, uzun süre yürümeyi veya ayakta durmayı daha rahat hale getirirler, hatta ek destek sunabilir ve bunlara veya bunlara düşen kemerler gibi ayakların şeklindeki sorunları düzeltmeye yardımcı olabilirler. Ancak ayakkabı giymenin faydaları olduğu gerçeği, her zaman onları giymemiz gerektiği anlamına gelmez.

Çıplak ayakla dolaşmanın birincil yararı, ayaklarınızın doğal pozisyonlarını alma şansını vermesidir. Uygun ayakkabılar bile ayakların doğal şeklini kusursuz bir şekilde kopyalamaz ve çoğumuz bizim için doğru ya da en iyi ayakkabı tipini bile giymiyoruz. Çıplak ayakla giderken, ayakların kemer veya ayak parmakları gibi kısımlarının bir şekilde diğerine fazla itilme riskini ortadan kaldırırsınız.

İnsan ayaklarının milyonlarca yıl boyunca geliştiğini hatırlamak önemlidir, oysaki ayakkabılar nispeten yeni bir eklentidir. Evrim, şu anda ayaklarımızı sardığımızı düzeltmek için vaktimiz olmadı, bu da yürüdüğümüz veya pratikte yürüdüğümüz tarzımızın, vücudumuzun bu şekilde tasarlanmasından farklı olduğu, ama en önemlisi olduğu anlamına geliyor. Daha önce tartıştığımız gibi, yürüdüğümüz veya durduğumuzdaki en küçük sapma bile zayıflamış bacak veya kalça kasları veya bel ağrısı gibi vücudun her yerinde sorunlara yol açabilir. Çıplak ayakla gitmek, bazen de olsa, vücudunuza bu sapmalardan bir mola verir ve nötr pozisyonuna dönmesine izin verir.

Vücudunuzda bu tür kaymalara neden olmasının yanı sıra, ayakkabı giymek de tamamen mekanik bir bakış açısıyla oldukça kısıtlayıcı olabilir. Bazı ayakkabı tipleri hareketinizi sınırlandırır; bu da zamanla hareket alanınızı ve esnekliğinizi sınırlar; bu da burkulma veya düşme gibi bir yaralanmaya maruz kalma olasılığını artırır. Benzer şekilde, plantar iç kasları gibi kaslar, ayak tabanımızdaki kaslar daha az
kullanılır ve zamanla zayıflar.

Çıplak ayakla gitmek aynı zamanda ayağınıza nemli bir ortamdan kaçma ve nefes alma şansını verir, ayrıca her ikisi de kabarcık veya enfeksiyon gibi çok yaygın sorunlara neden olan daha az sürtünme yaşar.

Tabii ki, çıplak ayakla asıl risk, size zarar verebilecek bir şeye basmak olacağından, ayaklarınızı dikkatle nerede çektiğinize karar vermeniz önemlidir. Evde en iyi seçenektir, çünkü sadece zeminin temiz ve güvenli olmasını sağlamakla kalmaz, ayaklarınızı günlük olarak serbest bırakmak için zaman kazanabilirsiniz.

Kum, çimen veya en doğal olarak oluşan araziler, ayaklarınızın aynen tasarlandıkları gibi hareket etmelerine izin vermek için mükemmeldir, kırık cam veya dikenler gibi gizli nesnelerin farkında olmanız yeterlidir. Engebeli, kayalık veya beton alanlardan kaçınılmalıdır.

İster zamanınızı iyileştirmeye çalışan bir koşucu olun, isterse mümkün olduğunca sağlıklı olmaya aktif olarak ilgi duyan bir kişi olun, her zaman sık sık yalın ayak gitmenin birçok avantajı vardır. Buradaki kilit işler, bunun hızlı bir çözümden ziyade bir yaşam tarzı seçimi olduğudur, bu nedenle faydaları elde etmek zaman alacaktır ve bu faydaların ancak uygun ayakkabılar giydiğiniz sürece hissedilmesi
gerekecektir.

Topuk Dikeni (Plantar Fasitis) Nedir ve Nasıl Oluşur?

Topuk Dikeni yani Plantar Fasitis, topuklarınızı ayak parmaklarınıza bağlayan ve ayağınızın altından geçen kalın bir bağlayıcı doku bandı olan Plantar fasyasının şişmesidir.  Bademcik iltihabı veya tendinit gibi anatomi açısından kullanılan “-itis” ekini gördüğünüzde, söz konusu vücut kısmının iltihaplandığı anlamına gelir. Plantar fasyası, insan vücudunda en sık kullanılan ligamanlardan biridir, bu nedenle Topuk Dikeni, topuk ağrısının en yaygın nedenlerinden biri olması şaşırtıcı değildir. Çoğumuzun farkında olmasak bile çoğumuz, yaşamımızda en az bir kez bu sorunu yaşayacağız.

Bu topuk sorunu ile ilişkili ağrı genellikle topukta bıçaklama hissi olarak tanımlanır. Bu ağrı genellikle sabahları en kötü durumdadır, ancak hareket etmeye başladığımızda azalmaya meyillidir. Genellikle fiziksel aktivite dönemlerinde ortaya çıkmaz, ancak daha sonra geri döner veya uzun süre dinlenilir.

Plantar fasyasının amacı, bir amortisör olarak hareket etmek ve özellikle ağırlık taşırken ayaklarımızın kemerlerini desteklemektir. Plantar fasyasının, toplam ağırlık yükünün% 14 ‘üne ayakların üzerinde yüklenmesinden sorumlu olabilir. Topuktaki bu sorun, genellikle tekrar tekrar aşırı gerilmenin bir sonucu olarak, çok fazla strese maruz kaldığında ortaya çıkar. Ne zaman bir ligamenti sınırına kadar zorlarsak, onu oluşturan küçük liflerden bazıları yırtılır. Bu liflerin küçük bir kısmı yırtılma tamamen normal olmakla birlikte, ağrı, değiştirilenden daha fazla lif yırtıldığı zaman, bu tahrişe ve iltihaplanmalara yol açmaktadır.

Fazla Kilolu İnsanlar Risk Altında

Herkesi etkileyebilse de, topuk dikeni bazı kişilerin bu durumu geliştirme ihtimalini diğerlerinden daha fazla artıran risk faktörleri vardır. Örneğin, 40 ila 60 yaşları arasında en yaygın olanıdır. Ancak, belirli bir yaş grubunda en yaygın olmak, diğerlerinde nadir görülen anlamına gelmez. Koşmak, zıplamak, dans etmek gibi pek çok ayak izi içeren spor yapan her yaştaki sporcuların, bu aktivitelerin yukarıda açıklanan Plantar fasyasını esnetip yırtması nedeniyle de durumu yaşamaları oldukça
muhtemeldir. Aynısı, hemşireler veya garsonlar gibi uzun süre ayakları üzerinde duran işlerde çalışan insanlar için de söylenebilir. Fazla kilolu insanlar da fazla risk altındadır, çünkü ekstra ağırlık, hareket halindeyken bağ üzerine stres ekler.

Son olarak, ayaklarınızın mekaniği, bu durumu geliştirmeye yatkın olduğunuz anlamına gelebilir. Yüksek ya da düşmüş kemerli insanların Plantar fasyasına zarar verme olasılığı daha yüksektir, çünkü uygunsuz bir duruş ya da yürüyüşe sahip olanlar ya da ayaklarının iç kısımlarında yürüyen, üst baskı olarak bilinen insanlar. Tüm bu nedenlerden dolayı, uygun olmayan ayakkabılar Topuk Dikeninin gelişmesini hızlandırabilir veya hızlandırabileceğinden, ayak tipinize uygun ayakkabılara sahip olduğunuzdan emin olmak önemlidir.

Plantar Fasitis yani topuk dikeni rahatsız edici bir durum olabilir, ancak tehlikeli olduğu düşünülmemektedir. En doğru tedavi için mutlaka ilgili uzmana başvurulmalı ve uygulamalarını yapmalısınız.

1 2 3 4

Search

+
Open chat
Merhaba,
Size nasıl yardımcı olabilirim?