Topuk Çatlağı Nasıl Geçer?

Topuklardaki çatlaklar genellikle kseroz yani kuru cilt dolayısıyla ortaya çıkar. Topuk çevresindeki cilt kalın olduğunda sorun daha farklı bir şekilde gelişebilir. Pek çok kişi bu topuklardaki çatlaklardan kozmetik olarak rahatsızlık duyarlar. Diğer yandan çatlakların derinleşmesi halinde ayakta durmak kişinin canının acımasına ve kanamalara neden olabilir. Hatta ciddi vakalarla enfeksiyon riski doğabilir.

Topuk çatlakları, topuğun altındaki deri sertleşip kuruduğunda ortaya çıkar. Cildin pul pul veya kabuklu hale geldiği de topuk çatlaklarında görülen bir durumdur. Cilt çok kuruduğunda topuk çatlaklarının oluşması riski çok fazladır.

Pek çok insan ayağa kalktığında topuklarının arkasına basınç uygulandığı için topuklardaki kuru cilt nasırlı bir hal alır. Nasırlar genellikle topuğun arkasında gelişir, sarı ya da koyu kahverengi olabilir. Topuklara ağırlık ve basınç uygulandığında eğer cilt zaten kuruysa, bu durum küçük çatlaklara neden olabilir. ‌

Çatlaklar topuklarda genellikle küçük boyutlarda başlar ve zamanla büyüyüp derinleşmesi söz konusu olur. Bu, topuk çatlaklarının ağrıya ve kanamaya neden olabileceği zamandır. Ağrı genellikle oturunca ve ağırlık ayaklardan alındığında kaybolur.

Topuk çatlakları herkeste olabilir, ancak bazı insanların riski daha yüksektir. Risk faktörleri ve ilgili koşullar şu şekilde sıralanabilir:

  • Obezite,
  • Diyabet,
  • Sedef hastalığı,
  • Egzama,
  • Sert yüzeylerde uzun süre ayakta durma ya da yürüme,
  • Tiroid problemleri,
  • Bazı vitamin ve besin eksiklikleri,
  • Genetik yatkınlık,
  • Östrojen eksikliği,
  • Periferik nöropati.

Topuk Çatlakları Nasıl Önlenir?

Topuk çatlaklarının önlenmesi için uygulanabilecek bazı önemli noktalar vardır. Topuk çatlakları genellikle cilt kuruduğunda ortaya çıktığı için ayak bakımına gereken özen gösterilmelidir. Ayakların ihtiyacı olan nemin sağlanması için ayaklara her gün düzenli olarak nemlendirici krem ya da losyon uygulanmalıdır. Optimum fayda sağlanması için bu işlem duş sonrası yapılmalıdır.

Haftada en az bir kez topular ponza taşıyla nazikçe törpülenmelidir. Bu sayede topuklardaki kuru, pul pul dökülmüş deriyi gidermek mümkün olur. Topukları törpülemek aynı zamanda ciltteki kalın nasır katmanlarının ve kuru derinin giderilmesine yardımcı olur. Bu sayede cilt uygulanan nemlendiriciyi daha iyi emer ve kuruluk sorunu yaşanmaz. Cilt tamamen kuruduğunda en etkili yöntem topukları törpülemektir.

Topuk çatlakları söz konusu olduğunda ne giyildiği de önem kazanan bir faktördür. Sandalet ve parmak arası terlik gibi topukları açıkta bırakan ayakkabı ve terlikler topuklardaki çatlakların kötüleşmesine neden olabilir. Uzun süreler boyunca sert zemin üzerinde ayakta duruluyorsa uygun taban özeliklerine sahip ayakkabılar tercih edilmelidir. Ayaklar her gün düzenli olarak nemlendirilmeli ve kremin ayaklarda kalması için çorap giyilmelidir.

Topuk Çatlaklarının Tedavisi

Topuk çatlakları pek çok kişi tarafından çok önemsenmese ve çoğu ciddi komplikasyonlara neden olmasa da bu komplikasyonlara neden olmayacağı anlamına gelmez. Topuklar ağrıyacak ve kanayacak kadar çatladıysa kişinin enfeksiyon kapması riski vardır. Bu enfeksiyonlar özellikle diyabetli ya da bağışık sistemi sorunları yaşayan kişiler için büyük bir tehlike olabilir.

Topuk çatlaklarını gidermek için pek çok kişide evde uygulanan yöntemler yeterli olur. Topuk çatlakları olan kişiler ayaklarını günde iki kez nemlendirmelidir. İçinde cildi yumuşatma özeliğine sahip bileşenler bulunan yoğun yapılı kremler tercih edilmelidir. Üre, salisilik asit, alfa-hidroksi asit ve sakarat izomerat (pentavitin) gibi bileşenler ölü derinin temizlenmesi için cildin yumuşatılmasına yardımcı olur.

Her gün yatmadan önce ayakların ılık, sabunlu suda ıslatılması tamamen kuruduktan sonra ise ölü derilerin tamamen temizlenmesi için topuklar nazikçe ovulmalıdır. Daha sonra ayaklara vazelin ya da yağ bazlı kremler sürülmeli bir çift ince çorap giyilmelidir.

Evde uygulanabilecek bu bakımların yeterli gelmemesi durumunda mutlaka bu alanda uzman bir doktora başvurulmalıdır. Uzman doktorlar daha fazla ağrıya ve kanamaya neden olmadan ölü derinin uzaklaştırılmasını sağlayabilirler. 

Topuk Çatlağı Olanlar Bu Noktalara Dikkat

Topuk çatlakları  şişkin, kuru ve yağ eksikliği olan nasır tabakalarına bağlı olarak oluşur. Kuru cilt tipine sahip olan kişilerde çatlak topuk riski daha fazladır. Ayrıca yaş almaya bağlı olarak cilt elastikiyetini ve nemini kaybettiğinden çatlak topuk daha sık görülmeye başlar.

Topuk çatlaklarının tedavisinde ilk olarak fazlalık halindeki nasırlaşmış tabaka dikkatlice alınmalı ve basınç azaltılmalıdır. Düzenli bakım yapılarak topuk çatlağı tedavisini gerçekleştirmek mümkündür. Düzenli nemlendirici kullanmak çatlak bakımında önemli bir role sahiptir. Bilinenin aksine vazelin içeren yağlı kremler nemlendirmek yerine su bazlı ve az miktarda üre içeren kremlerin çatlak bakımında tercih edilmesi önemli ölçüde fayda sağlayabilir.

Çatlakların tedavi edilmemesi halinde çatlakların bulunduğu bölgedeki damarlar yoluyla mikroorganizmaların çatlaklardan vücudun içine ulaşması ve enfeksiyona neden olması riski önemli bir risk haline gelebilir. Ayrıca burada bulunan açık sinir uçları dolayısıyla çok daha fazla ağrı hissedilmesi söz konusu olabilir.

Yaz aylarında sıcak ve kuru hava, terlik ve sandalet giyilmesi gibi faktörler topuklardaki çatlak oluşumunu hızlandıran etkenler olarak ön plana çıkabilir. Düzenli bakım sayesinde çatlakların engellenmesi mümkündür.

Ayakta Nasır Neden Olur?

Nasır aşırı ağrıya neden olabilen ve günlük yaşantıyı kısıtlayabilen önemli bir sağlık sorunudur. Modern yaşamın beraberinde getirdiği yoğun tempo ve uzun çalışma saatleri nasır görülme sıklığını artırmaktadır. Nasırlar yalnızca kişinin dış görünümünde bozulmaya neden olmakla kalmaz aynı zamanda ağrı, şişlik, enfeksiyon ve işlev kısıtlanması dolayısıyla yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyebilir.

Nasır Nedir?

Derinin, belirli bir süreyle baskıya ve sürtünmeye maruz kalan bölgelerinin altındaki canlı dokuyu koruma amacıyla zaman içinde kendisini kalınlaştırması sonucu ortaya çıkan deri kitlesi nasır olarak adlandırılır. Kalınlaşan kısım ise derinin ölü olan en üst tabakası olur. Nasır her iki cinsiyette ve farklı yaş gruplarında görülebilir. Bununla birlikte genellikle gençlerde ve erişkinlerde nasırla sıklıkla karşılaşılır.

Nasır sorununa zamanında ve doğru şekilde müdahale edilmezse ilk başlarda milimetrik boyutlarda olan kalınlaşma zaman içinde büyür, genişler ve derinleşir. Nasır kalınlaştıkça sinirleri barındıran alttaki dokulara baskı yapar. Bunun sonucunda önemli ölçüde ağrıyla ve fonksiyon kısıtlamalarıyla karşı karşıya kalınır. 

Nasır Neden Olur?

Travma, basınç ya da ayaktaki kemik çıkıntıları nasırın sebepleri arasında sayılabilir. Bu travmaları ve basınçları oluşturan aynı zamanda günlük yaşantıda sıklıkla görülen nedenler şu şekilde sıralanabilir:

  • Ayağa uygun olmayan bol ya da sıkı ayakkabılar girilmesi,
  • Yüksek topuklu ayakkabılar girilmesi,
  • Ayakların ayakkabı içinde uzun süre kalması,
  • Obezite,
  • Çok uzun süre ayakta kalınması, yürünmesi ya da koşulması,
  • Kürekçilik, jimnastik ve halter gibi sporlar yapılması,
  • Sürekli el işi yapılması,
  • Postür bozukluğu olması,
  • Çalınan gitar, keman, çello gibi müzik aletlerinden dolayı parmak uçlarının sürekli travmaya maruz kalması,
  • El ve ayaklarda kemik çıkıntıları olması,
  • Ayak parmaklarının birbirine baskı yapması.

Nasır Belirtileri Nelerdir?

Nasır başlangıç döneminde fazla bir rahatsızlığa neden olmasa da zaman içinde kalınlaşıp derinleşmeye bağlı olarak alt dokudaki sinirlere baskı yapar, kendini hissettirip belirti vermeye başlar. Nasırın en sık karşılaşılan belirtileri şöyledir:

  • Nasırlı derinin kalınlaşması, sertleşmesi,
  • Sarı, bej, kahverengi tonlarında sertleşen bir kitle oluşması,
  • Nasır büyüdükçe ağrı hissinin artması,
  • Nasır büyüdükçe rengin değişmesi, etrafında şişlik ve kızarıklık oluşması,
  • Hafif nasırlarda baskı kalkınca ağrının da kaybolması,
  • Bazı nasırların ortasında sert bir kronikleşme olması,
  • Bazı nasırlarda ağrının bastırmayla artması.

Nasır Çeşitleri Nelerdir?

Görünümlerine göre 2 farklı nasır türü vardır: plak tarzında üzeri düz nasırlar ile tıkaç tarzında deri gömülen nasırlar. Tıkaç tarzında olan nasırlar daha küçük olsalar da daha fazla ağrıya yol açarlar. Tıkaç nasırları genellikle özlü nasır olarak adlandırılır. Tıkaç tarzındaki nasırlar genellikle el ve ayaklardaki kemik çıkıntıları üzerinde gelişir. 

Bölgesel ve nispeten daha küçük bir nasır türü olan tıkaç tarzı nasırların ortasında derinin içine doğru sivri uçlu uzantı yapan sert konik bir öz yer alır. Bu özün çevresinde yapı opak ve geniş bir sertlik alanı vardır. Bezelye büyüklüğünde ve sarımsı renktedir, çevresinde kızarıklık ve kepeklenme oluşabilir. Nasırın üzerine doğrudan baskı uygulandığında ciddi düzeyde ağrı oluşur. Ağrıyı oluşturan alt derideki ağrı sinirlerine bası yapan diken şeklindeki nasır özünü ucu olup nemli ortamda ağrı artar.

Plak tarzında olan yani üzeri düz nasırlar sürtünme ve kaydırma şeklinde uzun süre devam eden travmalara karşı gelişir. Genellikle el içi ve ayak tabanlarında ortaya çıkar. Bununla birlikte travmanın olduğu bölgeye göre vücudun her yerinde oluşması riski vardır. Genellikle kirli sarı renginde ve üzeri plak şeklinde olur. Büyüklükleri 1 ila 6 cm arasında değişir.

Nasır Vücudun Hangi Bölgelerinde Olur?

Nasır vücudun her bölgesinde görülebilmesine karşın en sık görüldüğü bölgeleri şu şekilde sıralamak mümkündür: 

  • Ayakların altı ve topukları,
  • Ayak parmaklarının araları ile dış yüzeyleri,
  • Ellerin içi ve parmak boğumları,
  • El parmaklarının uçları,
  • Dirsekler ve dizler,
  • Ayakların üzerindeki dış küçük topuk bölgesi.

Nasır ve Siğil Ayırt Edilir mi?

Vücudun her yerine yerleşebilen HPV sıklıkla el ve ayak bölgesine yerleşerek el-ayak siğillerine neden olur. Genellikle ayağa bazen ise ele yerleşenler nasırla karıştırılır. Siğiller uzun süre tedavi edilmeden kaldığı takdirde yere her basıldığında derinin içine gömülür ve üzerinde nasıra benzer bir kitle ortaya çıkar. 

Bu yüzden nasır ve siğilin ayırt dilmesi için doktor tarafından lezyonun üzeri kazınır. Siğilin oluşturduğu kitle belirli bir miktar kazındıktan sonra küçük siyah noktacıklar ortaya çıkar. Biraz daha kazındığında küçük kanama adacıklarının ortaya çıkması siğil için belirleyici bir faktör olarak kabul edilir. Nasırda ise ne kadar kazıma yapılırsa yapılsın altta homojen bir görünüm ortaya çıkar.

Nasır Komplikasyonları Nelerdir?

Nasırların tedavisi erken dönemde ihmal edildiği ve yapılmadığı takdirde nasır yavaşça büyür, derinleşir ve istenmeyen sonuçlarla karşı karşıya kalınması riski vardır. 

Nasırın yakın çevresinde aşağıda sıralanan komplikasyonlar oluşabilir:

  • Nasır çevresinde ödem ve kızarıklık,
  • Nasır altında iltihap,
  • Nasır altında ve/veya çevresinde ülserleşme,
  • Ayak altında çatlaklar.

Topuk Çatlağı Neden Olur?

Topuk çatlağı yaygın olarak görülen ayak sağlığı problemleri arasında ilk sıralarda gelir. Topuk çatlağı farklı yaş gruplarında ortaya çıkabilen ve kadınlarda erkeklere oranla daha sık görülen bir sorundur. Başlangıç aşamasında genellikle çok ciddi bir problem olmayan topuk çatlakları önlem alınmaz ve ilerlerse derinleşip ağrılara neden olabilirler. Aynı zamanda topuk çatlakları cilt hasarı için önemli ölçüde risk unsuru haline gelebilir. Buna ek olarak topuk üzerinde bulunan çatlaklar, ölü derinin katmanlaşmasına buna bağlı olarak da estetik açıdan rahatsız edici bir görünüme neden olabilir.

Topuk çatlakları şeker hastalarında sıklıkla görülür. Bunun nedeni diyabet hastalarının ayak sinirlerinde hasara neden olmasıdır. Hasarlı sinirler cildin terlemeye olan ihtiyacını algılayamaz ve cildin kurumasına yol açabilir. Topuk çatlaklarının en belirgin nedeni ciltteki kuruluktur. Topuk çatlağının diyabet dışındaki nedenleri şu şekilde sıralanabilir:

  • Egzama,
  • Soğuk ve kuru ortamlarda yaşanması,
  • Sedef hastalığı, 
  • Atlet ayağı olarak da bilinen bir mantar enfeksiyonu türü olan Tinea Pedis,
  • Romatizmal eklem iltihabı,
  • Yetersiz ayak bakımı,
  • Cilt kuruluğuna neden olabilecek sentetik sabun ve temizleyicilerin kullanılması,
  • Uzun süre ayakta durulması,
  • Skleroderma,
  • Çok sıcak suyla duş alınması,
  • Yanlış ayakkabı seçilmesi,
  • Doku kalınlaşmasına neden olan ya da vücudun terleme yeteneğini etkileyen farklı durumlar.

Topuk Çatlağına Karşı Ne Yapılabilir?

Ayaklara düzenli bakım yapılması yoluyla topuk çatlaklarının önlenmesi mümkün olabileceği gibi mevcut çatlakların tedavisi de doğru ve düzenli ayak bakımı ile gerçekleştirilebilir. Topuk çatlakları ağrıya neden olmasa da bakterilerin vücuda girmesine uygun bir zemin hazırlayıp enfeksiyon riskini artırabilir. Çatlak topuklar çevresindeki deri çoğu zaman vücudun geri kalanından daha kalın ve kuru olmaktadır. Baskı uygulandığı takdirde topuk cildi bölünmeye ve çatlamaya eğilimlidir. Ayakların suda bekletilmesi ve nemlendirilmesi çatlakların tedavisine yardımcı olabilir. Topuk bakımı amacıyla uygulanabilecek birtakım farklı yöntemler vardır.

Ayakları Ilık Suda Bekletmek

Ayakların rahatlıkla sığabileceği büyüklükte bir leğene ılık su ve nemlendirici özelliğe sahip sabun ya da ayak bakım ürünü koyulur. Ayaklar ortalama 20 dakika süreyle ılık sabunlu suda bekletilir. 

Ilık sabunlu su yerine ayakları maydanozlu suda bekletmek de bir alternatif olabilir. Maydanoz cilt dokusunun onarılmasına ve yenilenmesine yardımcı olma özelliğine sahiptir. C vitamini, K vitamini ve kolajen açısından zengin bir yapıya sahiptir. 10-15 dal maydanozu ince ince doğrayıp ılık su dolu bir leğen eklemek ve ayakları 30 dakika süreyle bu suyun içinde bekletmek fayda sağlayabilir.

Ayaklar ılık sudan çıkarıldıktan sonra çatlakların olduğu bölgeye topuk kremi ya da etkili bir nemlendirici sürülür. Sürülen kremin etkisinin artırılması ve bölgeye nemin hapsedilmesinin sağlanması için üzerine vazelin sürmek ve çorap giymek fayda sağlar. Topuk kremi yerine aynısefa yağı ya da kuşburnu yağı kullanılması da söz konusu olabilir.

Aynısefa yağı antioksidan bileşenlere sahiptir. Aynı zamanda E vitamini açısından zengin yapısıyla cilt nemlendirilmesinde önemli bir rol oynar. Aynısefa yağı temizlenip kurulanan topuk çatlaklarına gece yatmadan önce uygulanabilir. Aynısefa yağı nemi gece boyunca topuklara hapseder ve topuk çatlaklarının tedavisine önemli fayda sağlar.

Kuşburnu yağının bileşenleri arasında beta karoten, E vitamini, tretionin ve antioksidan bileşenler bulunur. Bu bileşenler cilt dokusunu besler. Kuşburnu yağının içinde bulunan lioleik asit  cilt sebum dengesinin korunmasına yardımcı olur. Kuşburnu yağı cilt gözenekleri üzerinde bariyer oluşturarak ciltteki nem kaybını uzun süreli olarak önler. Aynı zamanda kolayca emilir. Gece yatmadan önce temiz ve kuru topuklara kuşburnu yağı sürülerek cildin gece boyu nemlenmesi sağlanabilir.

Topuk Çatlaklarının Tedavisi Önemlidir

Topuk çatlağı neden olur sorusuna verilebilecek birden fazla yanıt vardır. Genellikle şişkin, kuru ve yağ eksikliği olan tabanlarda topuk çatlaklarıyla karşılaşılır. Bu sorunlar kuru cilt tipine sahip bireylerde sıklaşır. Ayakların altındaki deri genellikle sert ve kuru bir yapıya sahiptir. Çünkü bu bölge derisindeki ter bezi miktarı azdır. Deride normal olarak bulunan yağ derinin yumuşak kalmasını sağlar. Cilt elastikiyeti azalınca topuk bölgesindeki cilt kuruluğu artar. Vitamin ve mineral eksiklikleri de topukta oluşan deformasyonun artmasına neden olabilir. Çok fazla ayakta kalmak topuk çatlaklarının artmasına neden olabilir. 

Ayrıca yaş almaya bağlı olarak cilt elastikiyetini kaybedebilir. Nem azaldıkça ciltteki deformasyon artabilir. Bu yüzden yaş ilerledikçe topuk çatlağı görülmesi riski artar. Yaş almaya bağlı olarak cilt kuruluğu arttığı gibi ayak mantarı, egzama, sedef gibi cilt rahatsızlıkları ve diyabete bağlı sorunlar ortaya çıkabilir. Bunlara ek olarak genetik faktörler de topuk çatlaklarının oluşumunu etkileyebilir.

Topuklar yeterince nemlendirilmedikleri takdirde çatlak oluşumuna meyilli hale gelirler. Pütür pütür bir görünüm almaya başlayan cildin bakımı için gereken özen mutlaka gösterimlidir. Bu sayede topuk çatlaklarına karşı gereken önlemlerin alınması mümkün olabilir. Eğer topuklarda deri çatlaklarıyla birlikte ağrı oluşumu da söz konusu olduysa gelecekte muhtemel topuk çatlakları için bir önlem alınması gerekliliği göz ardı edilmemelidir.

Topuk Çatlağına Ne İyi Gelir?

Pek çok farklı nedene bağlı olarak ortaya çıkan topuk çatlakları ayak sağlığı ile ilgili olarak sık karşılaşılan ve mutlaka tedavi edilmesi gereken sorunlardan biri olarak kabul edilir. Eğer topuk bölgesindeki çatlaklar zamanında tedavi edilmezse bu bölgede yer alan damarlar aracılığı ile mikroorganizmaların çatlaklar içinde vücuda ulaşması ve enfeksiyona neden olması riskiyle karşı karşıya kalınabilir. Estetik olarak kötü bir görüntüye sebep olan topuk çatlakları ayak tabanında acıya da neden olabilir. Çeşitli açılardan kişinin konforunu olumsuz yönde etkileyen topuk çatlaklarını giderebilmenin temlinde bu soruna neden olan durumların ortadan kaldırılması yatar.

Topuk Çatlağı Nedir?

Topuk çatlağı en basit şekliyle topuk ve çevresinde oluşan küçük yarıklar olarak tanımlanabilir. Sık karşılaşılan bir sağlık sorunu olan topuk çatlakları oluşturdukları kötü görüntü dolayısıyla da bu sorunu yaşayan kişide rahatsızlık hissine yol açabilir. Topuklardaki çatlaklar şişkin, kuru ve yağ eksikliği bulunan nasır tabakaları nedeni ile oluşur. Kuru cilt yapısına sahip olan kişilerde topuk çatlaklarının oluşması riski daha fazladır. Bununla birlikte yaşlanmaya bağlı olarak cildin elastikiyetini ve nemini kaybetmesi durumunda topuk çatlaklarının görülme sıklığı artabilir. Buna ek olarak bu bölgede bulunman açık sinir uçları dolayısıyla topuk çatlakları çok fazla ağrı hissedilmesine neden olabilir.

Çatlamış Topuklara Ne İyi Gelir?

Etkili nemlendiricilerin uygulanması topuk çatlaklarında akla gelen ilk tedavi yöntemidir. Topuklarda meydana gelen çatlaklar iyi nemlendirilmezse acıya ve kanamalara neden olabilir. Bu yüzden topuklarda çatlaklar ortaya çıkmadan önce topukları yeterli şekilde nemlendirmek ve hatta duştan sonra tüm vücudu nemlendirmek faydalı sağlayabilir.

Limon asidik özelliği dolayısıyla topuktaki mikropları önlediği için topuk çatlağı tedavisinde önemli bir katkı sağlar. Ilık suyla birlikte limon suyu topuklara sürülüp 15 dakika kadar sonra yıkandığı takdirde çatlaklara karşı etkili bir önlem alınmış olur.

Vazelin topuk çatlaklarına karşı uygulanması sıklıkla tercih edilen alternatif nemlendiricilerden biridir. Hem uygun fiyatlı hem de etkili bir ürün olduğu bilinen vazelin üst düzey nemlendirme özelliği nedeniyle sıklıkla tercih edilir. Düzenli kullanımda büyük ölçüde faydasını görmek mümkündür. 

Her gece yatmadan önce Aloe vera jellerini topuklara sürmek, içerdiği E ve C vitamini sayesinde daha ileri boyutlardaki topuk çatlaklarında dahi fayda sağlar. Ayrıca çatlayan ve kanayan yaraların hızlı bir şekilde iyileşmesinde aloe vera jelleri önemli bir rol üstlenir.

Karbonat vücuttaki ölü derilerin yok edilmesi noktasında yüksek etkisiyle ön plana çıkan bir üründür.  Karbonat 10 dakika süreyle nazikçe masaj yapılarak topuklara uygulandığında gözle görülür sonuçlar alınması mümkün olur.

Topuk Çatlağı Nedeniyle Ne Zaman Doktora Görünmeli?

Topuklardaki çatlaklar zamanında tedavi edilmezse bacak enfeksiyonlarına ve kanamalı durumlara neden olabilir. Özellikle tiroid ve şeker hastalığı gibi metabolik sorunları olan hastalarda topuk çatlakları ciddi risklere neden olabilir. Ayak tabanında ortaya çıkan ve tedavi edilmeyen açık yara, mantar bulaşarak vücuda yayılmasına yol açabilir. Bu yüzden başlangıç aşamasında evde kişinin kendi kendine uyguladığı yöntemlerle topuk çatlağı sorunu çözümlenemediği takdirde vakit geçirmeden bir uzman yardımı alınmalıdır.

Topuk Çatlağı Nasıl Oluşur?

İlk adımda topuk bölgesinde nasırlanma ile başlayan topuk çatlaklarında ayak üzerindeki basınç ve baskının artmasıyla birlikte ayak tabanı genişler. Bunun sonucunda nasırlar çatlar. Topuk çatlağı herkesin karşılaşabileceği bir problemdir. Topuk çatlağı probleminde ayaktaki basınç ve baskı hali hali hazırda kuru durumda bulunan ve nemlendirilmeyen topukların parçalanarak çatlamasına sebep olur. Ayak topuğunda kaşıntı, topuk derisinde dökülme ve deride sertleşme sonucunda topuk renginin değişmesine neden olan topuk çatlakları deride kanamalara da yol açabilir.

Topuk çatlakları mevsimsel şartlara, uzun saatler boyunca ayakta durmaya, tiroid, vitamin eksikliği, diyabet, aşırı kuru cilt yapısı, egzama ve mantar gibi hastalıklara bağlı olarak görülebilir. Çok sıcak su ile duş almak, ciltte kuruluğa neden olan sabunları kullanmak, çok ince tabanlı ve ortopedik özelliklere sahip olmayan ayakkabılar ve sandaletler giymek, topuklu ayakkabıları sıklıkla tercih etmek ve dolaşım rahatsızlıkları topuklardaki çatlamaların diğer nedenleri arasında saymak mümkündür. Yaz aylarında sıcak ve kuru havanın etkilerine ek olarak terlik ve sandalet giyiminin ağırlık kazanması da çatlak oluşumunu hızlandıran nedenler arasında ilk sıralarda gelir.

Topuk çatlakları hafif düzey ve ileri düzey olmak üzere farklı derecelerde ortaya çıkabilir. Hafif düzeydeki çatlakların kişinin kendisi tarafından basit yöntemlerle tedavi edilmesi mümkündür. Ancak bu aşamada tedavi sağlanamaz, çatlakların ilerler ya da ileri düzeyde risk taşıyan çatlaklar bulunursa bir uzmana başvurulmalı ve acilen tedaviye başlanmalıdır.

Topuklarda meydana gelen çatlaklar ayaklara uygulanan düzenli bakıma bağlı olarak önlenebilir. Dengeli beslenme ve bol su tüketimi de topuk çatlaklarının önlenmesinde etkili faktörlerdir. Topuğu saran kapalı ayakkabılar giymek de topuklarda çatlak oluşumunu önleyen faktörler arasında yer alır.  Topuklarda çatlak oluşumunun önlenebilmesi için cilt elastikiyeti, nem oranı ve hijyeni konusunda gereken özen gösterilmelidir.

Tırnak Mantarı Bulaşıcı mı?

En sık görülen tırnak hastalıklarından biri olan tırnak mantarıdır. Tırnak mantarı, tırnaklarda renk değişikliği ile kendini göstermeye başlar. Enfeksiyonun ilerlemesiyle birlikte tırnakta kalınlaşma ve diğer bulgular görülür. Mantar enfeksiyonu el tırnaklarında da ayak tırnaklarında da görülebildiği gibi tüm tırnaklara yayılması da mümkündür. 

Her yaş grubunda görülebilen tırnak mantarı bulaşıcıdır. Bu nedenle hastalığın bulaşarak yayılmasını önlemek için dikkatli davranmak gerekir. Tırnak mantarı hızlı bir şekilde yayılabildiğinden bir anda aynı yaşam alanını paylaşan kişilere bulaşabilir. Tırnak mantarı sorununa karşı etkili bir koruma sağlamak için en önemli nokta hatalığın oluşma nedenini ve nasıl önleneceğini bilmektir. 

Sağlıklı ve normal kişilerde tırnaklarda mantar enfeksiyonu görülmesinin en önemli nedeni ıslak ve nemli ortamlarda görülen mantarlardır. Spor salonları, hamamlar, duşlar, soyunma kabinleri ve yüzme havuzları gibi yerler mantarların çabuk yayılabildiği ortamlardır. Tırnaklardaki herhangi bir kesikten ya da çatlaktan mantar bulaşma riski vardır.

Tırnak mantarı ilerledikçe tırnakta renk değişikliği ve kalınlaşma görülür. Zaman içinde bu durum acı verici bir hâl alabilir. Tırnak mantarı el ya da ayak tırnaklarında görülebilir. Bununla birlikte ayakların daha nemli ve sıcak bir ortam olması, ayaklarda mantar görülme sıklığını artırır. Bu koşullar devamlılığını koruduğu sürece mantar gelişimi de devam eder. Aynı anda farklı türdeki mantarların farklı tırnakları etkilemesi riski az da olsa vardır.

Tedavi edilmezse tırnak mantarlarının cilde ya da vücudun diğer noktalarına yayılması riski ortaya çıkar. Bu yüzden ilerlemeden tırnak mantarı tedavisine başlamak önemlidir. Tırnak mantarı tedavisine geç kalındığında tırnak rengi koyulaşabilir, tırnak sertleşebilir, kalınlaşabilir ve kenarlardan iç kısma doğru parçalanabilir. Tırnak mantarı tedavi edilse bile yeniden tekrarlama riski vardır. Bu yüzden tırnak mantarı nedeniyle tedavi gören ve iyileşen kişiler tırnaklarının hijyeni ve bakımı konusunda maksimum özen göstermelidirler. 

Tırnak Mantarı Belirtileri Nelerdir?

Tırnak mantarı genellikle hastalarda benzer belirtiler sergiler. Enfekte olan tırnaklar genellikle normale oranla daha kalın bir yapıdadırlar ve düzensiz bir şekilde uzarlar. Aynı şekilde kenarlarında kıvrılmalar ya da kırıklar görülmesi riski vardır. Tırnaklar kesilmeye çalışıldığında düzensiz kırılmalar söz konusu olabilir.

Mantarlı tırnakların büyük kısmında renk değişikliği görülür. Sağlıklı tırnak görünümünden uzaklaşan tırnaklar sarımsı, kahverengimsi ve yeşilimsi bir görünüm alırlar. Pek çok mantar türü tırnakların enfekte olmasına neden olmakla birlikte Trichophyton Rubrum bunlar arasında en yaygın olan ve cildi enfekte etme eğiliminde olan türdür. Bu yüzden tırnaklarda Trichophyton Rubrum mantar türü olduğunda cilt enfekte olabilir ve renk değiştirebilir.

Cilt mantardan etkilendiğinde iltihaplanmalar ortaya çıkar. Bazı durumlarda tırnaklarda beyaz noktalar oluşur ve bunlar zaman içinde büyür. Tırnak mantarının tedavisinde geç kalındığı ve hastalığın ilerlemeye devam ettiği durumlarda tırnak ve deri arasında iltihaplanmalar ortaya çıkar. Bu iltihaplar zaman içinde akıntıya buna bağlı olarak da kötü kokuya neden olur. İltihap ilerlediği takdirde tırnağın etten ayrılması ve düşmesi riski vardır.

Tırnak Mantarı Neden Olur?

Birçok farklı mantar türü tırnak mantarına neden olabilir. Yaşadığımız dünya içinde mantarların yaygın olması bireylerde tırnak mantarı görülme sıklığını da artırmaktadır. Yaş almayla birlikte tırnakların daha kuru ve kırılgan bir yapıya sahip olması sonucu tırnak mantarı görülmesi riski artar. Yaşlı bireylerde oluşan zedelenmeler ve çatlaklar nedeniyle mantarlar tırnaklara daha kolay nüfuz eder. Ayrıca yaşlanmayla birlikte el ve ayaklarda kan dolaşımı azalır, bağışıklık sistemi zayıflar. Bu da mantara karşı tırnakları savunmasız hâle getirir.

Tırnak mantarı ortak kullanım alanlarından bulaşabilir. Çok fazla terleyen kişilerde tırnak mantarı oluşması riski daha fazladır. Bu nedenle sporcular sıklıkla tırnak mantarı sorunu yaşarlar. Diyabet hastaları bağışıklık sistemleri zayıf olduğundan mantar enfeksiyonuyla daha sık karşılaşırlar. 

Tırnak Mantarı Nasıl Teşhis Edilir?

Tırnak mantarı teşhisi doktorlar tarafından kolayca koyulabilmektedir. Teşhis için genellikle fiziki muayene yeterlidir. Bazı durumlarda tırnaktan ya da tırnak altından bir parça alınarak tırnak mantarına neden olan mantar türünün tespit edilmesi ihtiyacı doğabilir. Yapılan inceleme sonucu tırnak mantarına neden olan mantar türü belirlendikten sonra uygun tedavi belirlenebilir.

.

Tırnak Mantarı Tedavisi 

Tırnak mantarı sorunu yaşayan kişilerin yanıtını en çok aradıkları soruların başında “Tırnak mantarı nasıl geçer” gelmektedir. Doktorlar mantar türüne göre hasta özelinde ilaç ile tırnak mantarı tedavisi planlar. Tedavinin oral antifungal ilaçlarla başlaması tercih edilebilir. Genellikle bu ilaçların ilk seçenek olmasının nedeni enfeksiyonu ortadan kaldırma konusunda diğer ilaçlara göre daha başarılı olmalarıdır. Yeni büyüyen tırnağın sağlıklı bir şekilde büyümesine ve mantarın zaman içinde tırnaktan atılmasına yardımcı olurlar. Bu tedavi genellikle 12 hafta sürse de hasta özelinde sürenin değişmesi söz konusu olabilir. Söz konusu ilaçların karaciğer hasarı ve deri dökülmesi gibi ciddi yan etkileri bulunduğundan ilaç kullanım süresi boyunca hasta kontrol altında tutularak gerekli testler düzenli olarak yapılır.

Evde Ayak Bakımı Nasıl Yapılır?

Özellikle kış mevsiminde ayakların uzun saatler boyunca kalın çorapların ve botların içinde kalması yeterince hava alamamalarına neden olabilmektedir. Ayakların yeterince hava almaması mantar başta olmak üzere pek çok farklı hastalığın ortaya çıkması için uygun zemini hazırlamaktadır. Bunun sonucunda topuk çatlakları ve ayak kokusu gibi çeşitli durumlarla karşı karşıya kalınmaktadır. Bu yüzden ayak sağlığını ve pürüzsüz görünümünü korumak isteyen kişilerin önceliği doğru bir ayak bakımı rutini oluşturmak ve uygulamak olmalıdır.

Ayak sağlığı konusunda yaşanan sorunların nedenleri arasında; tırnak bakımının yanlış yapılması, uzun saatler boyunca ayakta kalınması ve kişinin seçtiği ayakkabıların ayak yapısıyla uyumlu olmaması ilk sıralarda gelir. Uzun süre ayakta kalınan mesleklerde görev alan kişiler, yeni iş gününe başlamadan önce ayaklarını dinlendirebilmek için yeterli zamana sahip olmazlar. Bu nedenle uygun ayakkabılar seçerek ayaklarının konforunu ve korunmasını sağlamak ihtiyaçtan öte bir zorunluluk hâline gelir.

Pek çok kişinin yaşam konforunu olumsuz yönde etkileyen sırt, bacak ve diz ağrıları genellikle ayak sağlığıyla ilgili sorunlardan kaynaklanır. Bu etkenlerin her biri göz önünde bulundurulduğunda düzenli ve doğru bir ayak bakımının ve uygun ayakkabılar kullanılmasının ne kadar önemli olduğu çok açık bir şekilde görülebilmektedir. Bu konuda toplumun genelinde yüksek bir bilinç düzeyinden söz etmek mümkün olmamakla birlikte ayak sağlığının iyileştirilmesi ve kişinin konforunun artırılması için rutin ayak bakımının önemi göz ardı edilmemelidir.

Evde Ayak Bakımı Ayak Sağlığınız İçin Çok Önemli

Pek çok kişinin ayak bakımına ayırdığı zaman yaz aylarında artsa da aslında bunun doğru olmadığını açıkça söylemek mümkündür. Yaz mevsiminde açık ayakkabıların, sandaletlerin ve terliklerin sıklıkla kullanılıyor olması ayakların estetik bir görünüme sahip olması ihtiyacını ortaya çıkarmaktadır. Oysa ki ayak bakımı yalnızca ayakların daha estetik bir görünüme sahip olmasını sağlamaz. Aynı zamanda ayak sağlığı açısından da çok önemlidir. Bu nedenle yalnızca yaz aylarında değil yılın her mevsimi, ihmal edilmeksizin yerine getirilmelidir.

Rutin ayak bakımı uygulamaları yapılmayan ayaklar estetikten uzak bir görünüm sergileyebildikleri gibi sağlık açısından sorunlarla karşı karşıya kalmaya daha yatkındırlar. Bakımlı ayaklar ise hem sağlıklı olmaları hem de estetik açıdan tatmin edici görünümleriyle ön plandadırlar. Rutin ayak bakımı kuaförlerde ve bu konuda hizmet veren merkezlerde yapılabildiği gibi evde de yapılabilmektedir.

Adım Adım Evde Ayak Bakımı 

Evde ayak bakımı yapmak için öncelikle ayaklarınızın içerisine rahatlıkla gidebileceği bir kovaya su doldurun. Suyun içerisine 3 ila 4 yemek kaşığı karbonat ekleyin. Ayaklarınızı yaklaşık 20 dakika kadar karbonatlı suyun içinde bekletin ve yumuşamalarını sağlayın. Bekleme süresi sonunda ayaklarınızı yumuşak bir havluyla kurulayın. Daha sonra tırnaklarınızı tırnak makasıyla istenilen boyutta kesin. Tırnaklarınızı kestikten sonra sterilize edilmiş pedikür makasıyla tırnaklarınızın kenarlarındaki etleri temizleyin. Tırnaklarınızdaki kütikülleri tahta kütikül iticilerle itin. Topuklarınızı ponza taşı kullanarak ölü derilerden arındırın.

Her banyo sırasında ponza taşıyla topukların temizlenmesi bölgedeki ölü derilerin uzaklaştırılmasını sağlar. Bu işlem nazik bir şekilde uygulandığı takdirde deride herhangi bir aşınmaya ya da tahrişe neden olması söz konusu değildir. Topukların topuk taşıyla törpülenmesi sırasında topuklardaki çatlakları tahriş etmemek ve ölü derileri soymaya çalışmamak çok önemlidir. Gün içinde sürekli olarak aktif bir hayat süren kişiler her gün aynı ayakkabıyı giymemeli ve müsait bir alanda ayakkabılarını havalandırmalıdırlar. 

Ayak sağlığının korunması için pamuklu çoraplar kullanılmalıdır. Gün içinde terleyen ayaklar hava almadığı takdirde bakteriler üreyecek ve çeşitli tırnak hastalıkları oluşması riski artacaktır. On beş günlük aralıklarla ayak peelingi yapılması cildin ölü derilerden arındırılmasını sağladığı gibi yeni hücrelerin oluşması sürecine de katkıda bulunur. Ayak sağlığının ve bakımının korunması için tırnakların kenarındaki etler zorunlu olmadıkça kesilmemelidir. Aksi takdirde açık yara ve enfeksiyon oluşumu gibi istenmeyen durumlarla karşı karşıya kalınabilir.

Evde Ayak Bakımı Yaparken Dikkat Edilmesi Gerekenler?

Belirli noktalara uyulması hâlinde evde ayak bakımı yapmak son derece basit bir süreçtir. En etkili sonuçları almak için ilk olarak ayaklar ılık ve sabunlu suyla yıkanmalıdır. Daha sonra soğuk suyla iyice durulanmalı, parmak araları dahil olmak üzere yumuşak bir havluyla kurulanmalıdır. Cildin kurumasını önlemek için nemlendirici krem sürülmelidir. 

Ayak bakımı sırasında ayak tırnakları düz kesilmeli, tırnakların sivri kenarları törpüyle düzeltilmeli ve tırnakların yan kısımlarındaki etleri kesmekten kaçınılmalıdır. Ayaklardaki nasır görünümünün yok edilmesi için ponza taşıyla nazikçe uygulama yapılmalıdır. Bu sayede ölü deriler vücuttan uzaklaştırılır ve cildin daha rahat nefes alması sağlanır. Ayrıca daha pürüzsüz ve estetik bir görünüme sahip olur. Bu uygulamaların ardından ayaklar belirli bir süre sıcak suda bekletilmeli ve derinin yumuşaması sağlanmalıdır. Ayak bileğinden başlanıp diz doğru masaj yapmak kan dolaşımının düzenlenmesine yardımcı olur. Ayrıca ayaklardaki şişmeler ve ağrılar giderilebilir. Yatmadan önce nemlendirici yoğun bir krem sürmek ve pamuklu çorap giymek sabahları yumuşacık ayaklara sahip olmak için uygulanabilecek bir yöntemdir.

Topuk Dikenine Ne İyi Gelir?

Topuk kemiğiyle taban çukuru arasında oluşan kemik benzeri kalsiyum birikintisi topuk dikeni olarak adlandırılır. Topuk dikeni genellikle topuğun önünde başladıktan sonra ayağın diğer kısımlarını etkiler. Çoğu zaman topuk dikeni 0.5 cm boyunda olduğundan genellikle çıplak gözle görmek mümkün değildir. Topuk dikeni tıp dilinde Osteofit olarak isimlendirilmekte olup tanısı zaman zaman son derece zorlayıcı olabilmektedir. Topuk dikeni genellikle kas ve bağ dokusunda ortaya çıkan uzun süreli gerginlik sonucu oluşur. Sert yüzeylerde yürümekten, koşmaktan ya da zıplamaktan kaynaklanan tekrarlayıcı stres topuk dikeninin yaygın nedenlerinden biridir. Topuğun ön kısmında şişlik, ağrı, ısı artışı gibi iltihap belirtilerine neden olabilir. Bununla birlikte her topuk dikeninde ağrı görülmez ve her topuk ağrısı topuk dikeninden kaynaklanmaz. Topuk dikeninin iltihap giderici ilaçlar, ortezler ve yeniden yaralanmayı engelleyecek önlemlerle tedavi edilmesi mümkündür.

Topuk Dikeni Nedir?

Topuk kemiğinde gelişen sivri uçlu kemik büyümelerin topuk dikeni adı verilir. Topuk kemiğinin altında kalsiyum birikintisiyle ortaya çıkan yapılar topuk röntgenlerinde topuk dikenin 1 ila 1.5 cm’lik çıkıntılar şeklinde görünmesi mümkündür. Röntgende kanıt olmayan durumlar “Topuk Dikeni Sendromu” olarak adlandırılabilir.

Topuk dikeni bazı durumlarda altta yatan bir sağlık sorununa bağlı olarak gelişirken bazı durumlarda bağımsız olarak görülür. Topuğun önünde ayak kemerinin hemen altında ya da topuğun arkasında bulunur. Topuk dikeni topuğun arkasında geliştiği durumlarda genellikle Aşil tendonunun iltihaplanmasıyla ilişkilidir. Aşil tendiniti olarak da adlandırılan iltihabi durumda ayağın ön kısmına basınç uygulandığında hassasiyet ve topuk ağrısında artış söz konusu olabilir. Topuğun ön kısmında ortaya çıkan topuk dikeni genellikle plantar fasiit ile ilişkili olmaktadır. Plantar fasiit ayağın altından geçerek topuk kemiğini ayak kemiklerine bağlayan ve Plantar Fasya olarak adlandırılan fibröz bağ dokusunun ağrılı iltihabı olarak tanımlanmaktadır.

Topuk Dikeni Neden Olur?

Topuk kemiğinin alt kısmında birkaç ay boyunca ortaya çıkan kalsiyum birikimi sonucu topuk mahmuzları oluşabilir. Yumuşak doku tendonları, plantar fasyanın ya da kasların kronik olarak gerilmesi ve tekrar tekrar yırtılmasına bağlı olarak oluşan lokal iltihabi süreç kalsiyum birikmesinin yaygın bir nedeni olarak ortaya çıkmaktadır. Topuk kemiğini ayak parmaklarına bağlayan bağ dokusu şeridine plantar fasya adı verilmektedir. Özellikle uzun koşu ve atlama yapan sporcular arasında topuk dikeni yaygın bir şekilde görülmektedir.

Topuk Dikeni Tedavisi Nasıl Yapılır?

Topuk dikeni tedavisinde ayağa binen basıncın azaltılması, ağrının ve iltihabın kontrol altına alınması, doku iyileşmesinin teşvik edilmesi ve yumuşak dokuların esnekliğinin artırılması amaçlanır. Topuk dikeni tedavisi amacıyla uygulanan yöntemler şu şekilde sıralanabilir:

  • İstirahat: Bol miktarda istirahat edilmesi ayağa uygulanan baskının azaltılması yoluyla bölgedeki iltihabi durum ve ilişkili ağrıyla şişliğin azaltılması sağlanabilir.
  • Buz kompresi: Buz kompresi uygulamak iltihabın baskılanmasına, ağrının ve şişliğin azaltılmasına yardımcı olur.
  • Ortez kullanımı: Topuktaki baskının azaltılması amacıyla halka şeklindeki tabanlıkların ayakkabının için yerleştirilip kullanılması mümkündür.
  • Darbe emici spor ayakkabılar giyilmesi: Ayaktaki yumuşak dokulara uygulanan basıncın hafifletilmesi ve ağrının azaltılması amacıyla tercih edilebilir.
  • Antienflamatuar ilaçların kullanılması: Bu sayede iltihabi süreç baskılanarak şişlik azaltılabilir.
  • Ekstrakorporal Şok Dalgası Tedavisi (ESWT): Yüksek enerjili ses dalgalarıyla ilgili bölgeye yönlendirme yoluyla plantar fasyadaki hasarın iyileşmesi teşvik edilmektedir.
  • Proloterapi: Hasarlı yumuşak dokulara dekstroz gibi tahriş edici özelliğe sahip ajanların enjekte edilmesi yoluyla iyileşme sürecinin uyarılması sağlanır.
  • PRP: Kişiden alınan kanın işlemden geçirildikten sonra yeniden enjeksiyonuna dayanan ve doku iyileşmesini hızlandıran bir süreçtir.
  • Akupunktur: Vücudun belirli bölgelerine steril iğneler veya lazer ışınları vücudun iyileşme ve tamir mekanizmalarını uyarma özelliğine sahiptir.
  • Steroid enjeksiyonları: Etkilenen bölgedeki şişliğin ve ağrıların ve şişliğin azaltılması için uygulanabilir. Antienflamatuar ilaçlar yeterli gelmediğinde steroid enjeksiyonları daha güçlü ilaçlar olarak devreye girebilir.
  • Ameliyat: Nadir durumlarda olsa da topuk dikeninin çıkarılması için cerrahi prosedür uygulanması gerekliliği doğabilir. 
  • Gece ateli ile alçıları
  • Fizik tedavi uygulamaları
  • Germe egzersizleri

Topuk Dikenine Hangi İlaç İyi Gelir?

Topuk dikeni tedavisine yönelik olarak geliştirilmiş özel bir ilaç bulunmamaktadır. Topuk dikeni tedavisi kapsamında iltihabi süreci baskılama ve doku iyileşmesini hızlandırma yoluyla şikâyetlerin kontrol altına alınmasına yardımcı olunması hedeflenir.

Ağrı kesici ve iltihap giderici Naproxen, İbuprofen gibi ilâçlar doktor kontrolünde ağız yoluyla kullanılabilmektedir. İltihap giderici ve ağrı kesici özelliğe sahip jel, krem ya da merhemlerin kullanımından fayda sağlanabilir. Diğer tedavilerden sonuç alınamadığı ve hastanın yaşam kalitesinin yükseltilemediği durumlarda cerrahi prosedürden önce bölgeye steroid enjeksiyonları yapılması tercih edilebilir. 

Magnezyum sülfat içeren ve doğal olarak oluşan şifalı bir tuz olan Epsom tuzu eklenmiş suda ayakları bekletmen ve ayaklar sudayken topuklara hafifçe fayda yapmak masaj sağlayabilir.

Kemikten fazla kalsiyum çıkarma ve rahatlama etkisi sağlayan elma sirkesinden birkaç damla ılık suya damlatılır. Ayaklar bu suya batırılabilir ya da topuk etrafına birkaç dakika süreyle sirkeyle ıslatılmış havlu sarılabilir.

Nasıra Ne İyi Gelir?

İnsan cildi, vücudu dış ortamlardan gelmesi olası etkenlere karşı koruyan bir giysi görevini üstlenir. Cildin dış ortamlarla sürekli olarak temas etmesi çeşitli hastalıklara karşı yatkın olmasına neden olur. El ve ayaklar gün içinde çeşitli nedenlere bağlı olarak basınca, sürtünmeye ve baskıya maruz kalmaktadır. Cilt bu duruma karşı kendini korumak için deride katmanlar oluşturmaya başlar. Nasır olarak da adlandırılan bu ölü dokular ilk oluşmaya başladığında ciltte önemli belirtilere neden olmasa da ilerleyen zaman içinde ciddi sorunlarla karşılaşılması riski vardır.

Tarih öncesi zamanlardan günümüze dek nasır her yaştan insanın karşı karşıya kaldığı sorunlar arasında yer almaktadır. Başlangıçta estetik olarak kötü bir görünüme sahip olmasıyla dikkat çeken nasır tedavi edilmediği durumlarda acılı ve ağrılı bir hal alabilir. Sürtünmenin ve baskının sürekli olduğu bölgelerde tahriş arttıkça deri kalınlaşarak kendini koruma altına alır ve sertleşir. Sonuçta söz konusu bölgelerde nasır ya da klavus olarak bilinen hafif tümsek ölü deri tabakaları oluşur.

Nasır en çok ayak altında olsa da ayak kenarlarında, parmak üzerinde, topukta ve parmak aralarında görülebilir. Çoğunlukla ayakta ortaya çıksa da nasır aşırı sürtünmeye ve baskıya maruz kalan el parmaklarında, el parmaklarının arasında ve avuç içlerinde görülebilir.

Nasır Neden Olur?

Basınç ya da sürtünmeye bağlı olarak deri yüzeyinde oluşan nasır herhangi bir virüs ya da bakteri kaynaklı olmadığından bulaşıcı değildir. Nasırın oluşmasına neden olan etkenler şu şekilde sıralanabilir:

  • Uzun süreler boyunca ayakta durulması,
  • Aşırı egzersiz yapılması ya da spor aletleri kullanılması,
  • Ayağa uygun olmayan bol ya da sıkı ayakkabıların tercih edilmesi,
  • Yüksek topuklu ayakkabılar giyilmesi,
  • Mesleki deformasyonların etkisi,
  • Aksesuarların ya da giysilere takılan çeşitli aparatların uzun süre cilde sürtünmesi,
  • Yanlış şekilde yürünmesi,
  • Obezite,
  • Hastanın ileri yaşta olması,
  • Ayakların normalden fazla terlemesi,
  • Sürekli el işi yapılması,
  • Ayak parmaklarının birbiri üzerine baskı yapması, 
  • Gitar, keman gibi müzik aletlerinin çalınmasından kaynaklanan travma,
  • Romatoid artrit.

Nasıl Oluşumu Önlenebilir mi?

Cildin kurumaması için sürekli temasa maruz kalan bölgelerin düzenli olarak nemlendirilmesi gerekir. Ayağı terletmeyecek yapıda pamuklu çoraplar kullanılmalı ve mümkün olduğunca ayak nemli bırakılmamalıdır. Bunun için gün içinde imkân bulunduğunda çoraplar değiştirilmelidir. Ayakkabıların içinde özel tabanlar ve silikon desteklerin kullanımı tercih edilmelidir. 

Yanlış ayakkabı seçiminin nasır oluşumunun en önemli nedenlerinden biri olduğu gerçeği göz ardı edilmemelidir. Ayak kalıbına uygun, aşırı bol olmayan ya da sıkmayan, rahat ve ortopedik ayakkabıların kullanımı tercih edilmelidir. 6 cm’den fazla topuklu ayakkabıların kullanımından uzak durulmalıdır.

Ayak bakımı ve temizliği konusunda gereken özeni göstermek gereklidir. Ayaklar her gün yıkanmalı ve mümkün olduğu takdirde ılık suda bekletilmelidir. Badem yağı gibi E vitamini içeren besleyenlere sahip yağlarla cildi beslemek ve onarmak için masaj yapılmalıdır. Günlük yaşamda çeşitli nedenlerle sürekli olarak sürtünmeye ve basınca  maruz kalan eller düzenli olarak nemlendirilmeli ve cilt tipine uygun el maskeleri kullanılmalıdır. 

A ve E vitaminleri nasır oluşumunu önleme özelliğine sahiptir. Beslenme programına özellikle bu vitaminleri içeren havuç ve muz gibi meyve ve sebzelere yer vermeye özen gösterilmelidir. El, diz, ayak, dirsek gibi bölgelerin sürtünme ve uzun süreli basınca maruz kaldığı çeşitli spor dallarında ve meslek gruplarında bu bölgelerin korunması için koruyucu ekipmanlar kullanılması tercih edilmelidir.

Nasır Nasıl Tedavi Edilir?

Vücudun çeşitli bölgelerinde görülebilen bir cilt hastalığı olan nasırın tedavisi mümkündür. Ayak nasırı, topuk nasırı, parmak nasırı, ayak tabanında nasır, el ve ayak parmak arası nasır özellikle başlangıç aşamasında olduğu dönemlerde evde uygulanan yöntemlerle tedavi edilebilmektedir.

  • Ponza Taşıyla Nasıl Tedavisi

Sert girintili çıkıntılı bir yapıda oluklu dikdörtgen taşı olan ponza taşı nasır tedavisinde kullanılan en etkili ve basit yöntemlerden biridir. Özellikle banyo sırasında ya da sonrasında ponza taşı kullanımı önerilir. Banyodan sonra yumuşayan sert nasırların ponza taşıyla kolayca törpülenmesi mümkündür. Nasırın neden olduğu rahatsızlık hissi ve acı ölü derinin bölgeden uzaklaştırılmasıyla giderilir. Düzenli ponza taşı kullanımı aynı zamanda nasırların tedavisinde önemli bir rol üstlenir.

  • Nasır Bantlarıyla Nasır Tedavisi

Eczanelerden satın alınabilen nasır bantları, nasır tedavisinde kullanılan en etkin yöntemlerin başında gelir. Trikloroasetik asit ya da salisilik asit içeren nasır bantları ölü deri üzerinde kimyasal bir parçalanma sağlar ve bu şekilde nasırın yok edilmesine yardımcı olur. Uygulama sırasında ya da sonrasında yanlış kullanımdan kaynaklanan kızarıklık veya alerji gibi yan etkiler oluşması durumunda nasır bantlarının kullanımı bırakılmalıdır. Ayrıca doktora başvurulmalıdır.

  • Beyaz sirke ve limonla nasır tedavisi

Beyaz sirke ve limon nasır kalemleri ya da nasır bantları gibi bol miktarda asit içerir. Doğal besinlerden elde edilen bu asitlerin etkisi sonucu nasır kimyasal reaksiyonla parçalanır. Limon ya da beyaz sirkeyle nasırlı bölge iyice ovulduktan sonra bandajlanır ve ertesi sabaha kadar beklenir. Bandaj hava almayı sağlamalı ve çok sıkı sarılmamalıdır. Bandaj açıldığında ölü derilerin pul pul döküldüğü görülebilir. Nasır tamamen yok olana kadar limon ve beyaz sirke uygulaması yapılabilir. Her uygulama sonrası cilt besleyici yağlarla masaj yapılarak nemlendirilmelidir.

Ayak Mantarı Nedir?

Çeşitli mantarların neden olduğu bir tür deri hastalığı olan ayak mantarı sık görülen bir sorundur. Karanlık, sıcak ve nemli ortamları seven ayak mantarının üremesi için ayakkabı içinde uzun süre kalan ayaklar son derece elverişlidir. Özellikle gün içinde uzun saatler boyu çalışan kişilerin ayaklarının ayakkabı içinde kalması ayak mantarına neden olan en önemli etkenlerden biridir.

Dar ve kapalı ayakkabılar kullanmak, ayaklarda aşırı terleme olması, ayakların yıkandıktan sonra kurulanmaması, uzun süre spor yapılması ve ayaklarda yaralar olması mantar oluşumunun en önemli nedenlerinden biridir. Ayak mantarı bulaşıcıdır. Bu nedenle ayakkabı, çorap ve terliklerin bir başka kişiyle paylaşılması, ortak kullanım alanları olan spor salonlarında, hamamlarda ve yüzme havuzlarında yerlere çıplak ayakla basılması gibi durumlarda ayak mantarının bulaşması riski vardır.

Ayak mantarı;

  • Ayak parmakları arasında yarılmaya, soyulmaya ve iltihaplı görünüme,
  • Ayaklarda kızarıklığa, kaşıntılı içi su dolu kabartılara ve yaralara ,
  • Ayak tabanında kızarma, döküntü ve kepeklenmelere,
  • Ayak tırnaklarında kalınlaşma, renk değişimi, soyulma ve olası tırnak kaybına neden olabilir.

Ayak mantarının tırnağa bulaşması sonucu tırnak mantarı görülmesi riski de vardır. Tırnak mantarı sorunu olan hastaların tırnakları koyu sarı bir renktedir ve tırnak sağlığı bozulur.

Ayak Mantarı Nasıl Tedavi Edilir?

Ayak mantarı tedavisinin en etkili yollarından biri ayak mantarı bulaşması riski olan ortamlarda bulunmamaktadır. Ayak sağlığına gereken özenin gösterilmesi ayak mantarıyla mücadelenin etkin bir yöntemidir. Bu kapsamda ayakların her gün düzenli olarak bol suyla yıkanması, yıkama işleminden sonra temiz bir havluyla parmak araları da dahil olmak üzere titiz bir şekilde kurulanması gerekir. Sıcak yaz aylarında ayakların hava alacağı ayakkabılar tercih edilmelidir. Ter emici çoraplar giyilmesi, antifungal pudraların ve spreylerin kullanılması mantar hastalığının tedavisinde önemli bir role sahiptir. 

Ayak mantarı ortaya çıktıktan sonra mutlaka doktora başvurulmalıdır. Tedavi aşamasında mantar karşıtı kremlerin ve spreylerin tercih edilmesi fayda sağlayabilir. Bazı durumlarda oral olarak antifungal ilaçların kullanılması doktor tarafından uygun görülebilir. Mantar hastalığının zaman içinde ortadan kalkması için ilaçlar düzenli olarak aynı saatte kullanılmalıdır. Temizlik ilkelerine uyulması tedavi sürecinin en önemli adımıdır. 

Ayak mantarı tedavisi amacıyla kullanılabilecek doğal yöntemler de vardır. Ayaklar içine sokulabilecek kadar sıcak suyun için sokulur. İçine sirke eklenmiş su soğuyana kadar ayaklar bekletilir. Mantar tedavisinde karbonat da etkili bir rol üstlenir. Bir miktar sıcak su içine karbonat eklenir ve macun kıvamı alana kadar karıştırılır. Daha sonra mantar sorunu bulunan bölgeye uygulanır. Bu tür doğal yöntemlerden zaman zaman faydalanılması mümkündür.

Ayak mantarı ve tırnak mantarının ortaya çıkma sebepleri aynı olduğu için tedavi yöntemleri de aynıdır. Ayak mantarı tedavisinde sprey ve kremlerin yanı sıra oral ilaçların kullanılması gerekebilir. Buna ek olarak bazı tırnak mantarı ilaçlarının da tedavi için kullanılması mümkündür.

Ayak mantarı tedavisi yapılırken ayakların temizliğine maksimum düzeyde özen gösterilmelidir. Mantarın oluştuğu tırnak, deriden daha içeride kalmayacak şekilde kesilmelidir. Daha sonra tırnak güzelce törpülenmeli ve mantarlı tırnağa ilaç uygulanmalıdır. Günde birkaç kez yapılan ilaç uygulamasından sonra tırnak mantarındaki iyileşme gözlemlenmeye başlar. 

Ayak mantarı tedavisi süresince ayak bakımına ve hijyenine gereken özen gösterilmelidir. Rahat ayakkabılar giymeye ve birkaç ayakkabı değiştirerek kullanmaya dikkat edilmelidir. Ayaklar her gün düzenli olarak yıkanmalı ve iyice kurulanmalıdır. Hijyen amacıyla kullanılan tüm ürünler kişiye özel olmalı ve kimseyle paylaşılmamalıdır.

Ayak Mantarı Enfeksiyonu Türleri Nelerdir?

Ayak mantarı enfeksiyonu 3 farlı türde sınıflandırılmaktadır.

  • İntertriginöz – Parmak Arası Mantarı

Parmak ağı enfeksiyonu olarak da bilinen mantar türü ayak mantarlarının en yaygın görülen türüdür. Genellikle en küçük ayak parmaklarında ortaya çıkar. Yanma, pullanma ve kaşıntıya neden olabilir, ayak tabanlarına kadar yayılabilir.

  • Hiperkerotik – Makosen

Derinin yanmasına, kaşınmasına ve pullanmasına neden olabilen bir enfeksiyon türüdür. Bu tür bir mantar tedavi edilmediği takdirde ilerleyen dönemlerde deri kalınlaşabilir ve yarılabilir. Bunun yanı sıra enfeksiyonun ayak tabanına ve kenarlarına yayılması da kaçınılmaz bir durum olarak kabul edilir. 

  • Vezikülobülloz – Kabarcıklı

Nadir görülen mantar türü enfeksiyonlarından biridir. Bu tür enfeksiyonlar genellikle ayak derisinin altında bulunan kabarcıklı derinin patlamasından kaynaklanır. Tedavi edilmediği sürece ayakların üstün, altına ve parmakların arasına kadar yayılması mümkündür.

Ayak mantarı ayakların herhangi bir noktasında ortaya çıkabilse de sıklıkla ayak parmaklarında görülür. Ayak mantarının belirtileri arasında kırmızı renkli döküntüler, ayak kokusu, ayaklarda yanma hissi ve ayak tabanlarında kepeklenme sayılabilir. Bunun yanı sıra pullu cilt ve ayaklarda su toplamış kabarcıklar da görülebilir.

Erken tanı ve tedavi belirlenmediği ve uygulanmadığı durumlarda ayak mantarının tırnaklara sıçraması riski vardır. Eğer deri bütünlüğünün bozulması söz konusu olursa lenf damarı enfeksiyonu olarak da adlandırılan lefanjit ve cilt enfeksiyonu olarak adlandırılan selülit gibi daha şiddetli vakalarla karşılaşılabilir. Ayak mantarı enfeksiyonunu bulaşıcı bir hastalık olduğundan ayak mantarı sorunu yaşayan kişilerin terlik, havlu gibi eşyaları kullanılmamalıdır.

Nasır Neden Olur?

İnsan vücudunda hastalık oluşumuna en yatkın bölge dış ortamla sürekli temas hâlinde olması nedeniyle cilttir. Özellikle gün içinde çok fazla yürüyen ya da ayakta duran kişilerde, ayakların sürekli olarak ayakkabı içinde kalması dolayısıyla cilt hastalıkları görülmesi riski fazladır. Bunlar arasında en sık karşılaşılanlardan biri ayak nasırlarıdır. Yaygın bir sağlık problemi olan ayak nasırlar; ayak yapısına uygun olmayan ayakkabılarla ayak arasında meydana gelen ezilme, sürtünme ya da benzer nedenlere bağlı olarak ortaya çıkabilir. Ayak nasırları son derece ağrı ve acı verici bir durum olabilir. Temelde cildin dış etkenlere karşı bir savunma mekanizması olan ayak nasırları cildin sertleşmesi ve buna bağlı olarak cildin esnekliğini yitirmesi sonucu ortaya çıkar. Ayak nasırları ilerledikçe tedavisi zorlaşacak ve daha acı verici bir hâl alacaktır. Bu yüzden vücudun herhangi bir noktasında nasır oluşumunun fark edildiği noktalarda vakit geçirmeksizin doktora başvurmak ve tedavi ettirmek gerekir.

Nasır Nedir?

Genellikle ayakların kemikli bölgelerinde ortaya çıkan ve bu bölgelerin ayak yapısına uygun olmayan ayakkabılarla sürekli sürtünmeye ve basınca maruz kalması sonucu ortaya çıkan cilt hastalığına nasır adı verilir. Nasır yaygın olarak ayaklarda görülse de ellerini kullanarak çalışan kişilerin ellerinde, basınca maruz kalan kısımlarda da ortaya çıkabilir. Nasırlar genellikle basit olarak görülse de başlangıçta çok fazla ağrıya neden olmaz ve günlük hayatı etkilemez. Bu nedenle pek çok hasta bu aşamada nasırları önemsemez. Ancak nasırlar başlangıç aşamasında tedavi edilmedikleri takdirde daha fazla ağrıya neden olurlar ve tedavi sürecinin uzaması gibi istenmeyen durumlar ortaya çıkar. Bu yüzden nasırların yeni oluştukları dönemde uygun yöntemlerle tedavi edilmesi önemlidir.

Nasırların pek çok farklı cinsi olduğu gibi boyutları da farklılaşabilir. Gün içinde çok fazla ayakta duran, ayakları ayakkabı içinde çok uzun süre kalan, ayakları normalden çok daha fazla terleyen ve seçtiği ayakkabılar ayak sağlığıyla uyumlu olmayan kişilerde ayak nasırı görülmesi riski daha fazladır.

Nasır Belirtileri Nelerdir?

Genellikle başlangıç döneminde rahatsızlık vermeyen nasır oluşum yeri parmak arası olduğu durumlarda ilerleyene kadar pek fark edilemez. Derecesi ilerledikçe nasır belirtileri ortaya çıkmaya başlar. Genellikle her hastada aynı olan nasır belirtileri şu şekilde sıralanabilir:

  • Nasır oluşan bölgede belirgin bir ağrı hissedilmesi,
  • Nasırlı bölgenin derisinde sertlik ve kalınlaşma görülmesi,
  • İleri derecedeki nasırların bulunduğu bölgede büyüme ve renk değişimi oluşması,
  • Nasırlaşmış bölgenin çevresinde iltihaplanma olması,
  • Kalınlaşmış deride nasırın uç bölgesinin oluşması,
  • Hafif dereceli nasırlarda baskı ortadan kaldırıldığında ağrı hissinin ortadan kalkması.

Nasır Oluşum Nedenleri Nelerdir?

Nasır çoğunlukla ayak sağlığına uygun olmayan ayakkabılar kullanılmasına bağlı olarak ayaklarda oluşur. Bununla birlikte yüksek topuklu ve rahatsız edici ayakkabılar giymek, ayağın boyutuna uygun olmayan ayakkabılar tercih etmek ve ayakkabının ayağı bir yerden vurması nasır oluşumunun nedenleri arasında sayılabilir.

Ayakların gün içinde uzun saatler boyu ayakkabıların içinde kalması ve terlemesi nasır oluşumuna neden olabilen etkenlerdendir. Ayakkabı faktörüne ek olarak çıplak ayakla yürümeye bağlı olarak ayakların kuruluğa ve sürtünmeye maruz kalması nasır oluşma riskini artırır. Nasır oluşumunda rol oynayan diğer etkenler arasında ilk sıralarda ayağın belirli bir kısmının sürekli olarak baskıya maruz kalması, yürüme şeklindeki bozukluklar, ayağa giyilen ya da takılan aksesuarların ayağa sürtmesi gelir.

Female feet and callus remover tool on white background

Nasır Çeşitleri Nelerdir?

Nasırların çeşitleri ve boyutları birbirinden farklı olabilir. Bu nedenle nasır tedavisine başlanmadan önce nasırın bulunduğu evre ve türü belirlenmeli, tedavi planlaması bu doğrultuda yapılmalıdır.

  • Yumuşak Nasır: Genellikle ayak parmaklarının arasındaki boşluklarda meydana gelen yumuşak nasır ağrı ve akıntı gibi sorunlara neden olabilir. Hassas ve kızarık bir yapıya sahip olan yumuşak nasırların boyutu 1 ila 4 cm aralığında değişir. Yüksek topuklu ayakkabıları sıklıkla giymek ayakların parmak bölgesine binen yük miktarını artırır. Bu da nasır oluşumuna zemin hazırlayan bir durumdur. Ayak parmaklarında doğumsal olarak bulunan ya da sonradan gelişen şekil bozukluklarına bağlı olarak yumuşak nasır meydana gelebilir.
  • Sert Nasır: Genellikle ayağın kemikli kısımlarında ortaya çıkan sert nasır ayağın yanlış basılması ya da kemiklerdeki deformasyona bağlı olarak ayak yüzeyine basınç yapılması sonucu gelişir. Yoğun bir kökü olan sert nasır ayak parmaklarının tepelerinde, küçük parmaklarının dış kısımlarında ve ayak tabanında görülebilir.
  • Tohum Nasırı: Ölü deriden oluşan tohum nasırları topukların yan ya da arka kısımlarında ortaya çıkar. Basınca maruz kalması hâlinde tohum nasırında ağrı görülebilir. Nasır bölgesinin üzerinde bulunan sert derinin temizlenmesi ya da yumuşatılması sayesinde genellikle ağrı hissini önlemek mümkündür. Ancak ilerlemiş vakalarda deri altında nasır kökleri oluşabildiği için farklı tedavi yöntemlerinin uygulanması gerekliliği doğabilir.

Gözle rahatlıkla görülebilen ve belirtileri sayesinde kolayca fark edilen bir cilt rahatsızlığı olan nasır farklı türleri, boyutları ve görünümleri olduğundan siğil gibi çeşitli cilt sorunlarıyla karıştırılabildiğinden dikkatli olunmalıdır.

1 2 3 4

Search

+
Open chat
Merhaba,
Size nasıl yardımcı olabilirim?